31 Ocak 2008 Perşembe

KISA TATİL İZLENİMLERİ VE ÇİLEK LİKÖRÜ



Tatildeyim, siz bu satırları okuyorsanız, Bozcaada'ya ulaşmış ve daha önceden hazırladığım ve uzun süredir bekleyen çilek likörü tarifimi ve geçen haftasonu gittiğim kısa tatilimin izlenimlerini yayınlayabilmişim demektir. Ne güzel bir şey tatildeyim demek, tatildeydim de fena sayılmaz aslında:) Ben şu an ikisini birden söyleyebiliyorum, aslında uzun zamanlar değil, geçen haftasonu, İstanbul'dan Muğla'ya ablamın yanına giden annemle, ablamla, eşiyle ve dünya tatlısı yeğenimle vakit geçirebilmek için ben de Muğla'ya gittim. Şimdiki tatil ise 1 haftalık, ama ben 1-2 tarif hazırladım, blogu takip edenleri 1 hafta boyunca aynı görüntülerle bırakmamak için:)
Muğla tatilim kısaydı, ama dolu dolu geçti, tüm ilçelerinin tatil beldesi olması ve 1-2 saat mesafeyle farklı yerlere gitme imkanı, bu şehrin en büyük avantajı bence. Bizde bu fırsatı elimizden geldiğince değerlendirdik. Önce Akyaka'ya gittik, orada denize girip, gezdik, sonra Köyceğiz'e kısacık uğrayıp, oradan Yuvarlak Çay'a, Sandras doğal kaynak suyunun çıktığı Sandras dağının eteklerinde, aşağıda fotoğrafta görülen yere gittik. Sandras, kaynak suyu depremler sonucu ortaya çıkmış, ufak bir şelale olmuş ve suyun dağdan çıktığı yerden, aşağılara kadar tesisler kurulmuş, bu doğal ortamı çok beğendik, burada günün yorgunluğunu atıp, serinleme fırsatı bulduk, alabalıklarımızı yedik. Fotoğrafta görülen salıncaktan suya atlayanlar vardı, ben de epeyce imrendim ama günün yorgunluğu bana engel oldu. Eğer yolunuz Köyceğiz taraflarına düşerse bu güzel yeri görmenizi tavsiye ederim.

2. gün ise sabah kahvaltısı için Çiçekli Dağı'nda evini açarak, köy kahvaltısı sunan bir yere gittik, tereyağda pişmiş yumurtanın lezzeti, sıcağı unutturdu. Ağaçlar altında, yeşillikler arasında keyifle kahvaltı yaptık. Bahçesinde gezerken bu minik domates ağacını, ve yumurtaya benzer meyveleri olan bitkiyi, çift renkli sardunyaları ve nar ağacını görüntüledim. Kahvaltıdan sonra Sedir Adası'na ve Saklı Göl'e gittik, buralara ve Akyaka'ya ilişkin izlenim ve görüntüleri tatil sonrası paylaşacağım.

Ve gelelim tarifimize, biliyorum çoğunuz çilek mevsimi geçti diyeceksiniz, ama evde dondurulmuş çileğiniz varsa veya manavlarda, pazarlarda az da olsa bulabilirseniz denemenizi tavsiye ederim, hiç olmadı gelecek yaz için not edilebilir. Bu likörün kolay tarafı kahve likörü gibi hemen tüketilebilmesi, yani uzun bir bekleme süresi yok, ama bekletmenin de tadını atrrırdığını belirtmeliyim. Tarif şöyle;

Malzemeler:

-Yarım kilo çilek

-35'lik vokta veya cin (ben cin kullandım)

-1 su bardağı toz şeker

-1 çay kaşığı hindistan cevizi rendesi

Yapılışı:

Çileklerimizi yıkayıp, aromasının çıkması için hafifçe eziyoruz ve üzerine şekeri ilave edip, karıştırarak, recel gibi kaynayana kadar pişiriyoruz. Ocaktan alırken hindistan cevizini ekliyoruz ve karışım ılınınca cini döküp, 1 gece bekletiyoruz ve süzgeçten geçirip, saklayacağımız şişeye aktarıyoruz. Tabi bekleme zamanımız varsa süzme işlemini servis yapacağımız zamana bırakabiliriz. Ben ilk yapışımda alkol oranı fazla gelmişti, eğer sizin de böyle bir sorununuz olursa, likörü tekrar kaynatarak, alkolün bir miktar uçmasını sağlayabilirsiniz. İkram ederken nane yapraklarıyla süsledim, bir dahaki denemeye içine biraz nane koymayı düşünüyorum, belki siz de bu şekilde denersiniz. Afiyet olsun...


Hiç yorum yok: